20Şub
2014
21

Değerler Eğitimi Masalı: Güvercin Ülkesi

Yazan ve Okuyan: MasalAbla (İlknur Çelik)

 

Güvercin Ülkesi

 

Dondurma

 

 

Güvercin Ülkesi

 

Bir varmış bir yokmuş, bu masalın sözü çokmuş.
-Var mısınız beni dinlemeye?
-“Varıııııızzz” diyen masal dostları, Masal Ablayı takip ederek az gitmişler uz gitmişler… Ve karşılarına akılalmaz büyüklükte ucu bucağı gözükmeyen bir ev çıkmış. Bu ev öyle büyük öyle büyükmüş ki ülkenin tamamını kaplıyormuş. Boyu yerden göğe kadar, eni Doğu’dan Batı’ya kadar devam ediyormuş.

İşte bu büyük evde kimler yaşıyormuş biliyor musunuz?
-Kimler?
-Güvercinler
Şaşırdınız değil mi? Meğer o ev güvercin evi, o ülke de Güvercin Ülkesi’ymiş.
-Masal dostaları! Çok mu merak ettiniz güvercin evini? Girelim mi bu ülkeden içeri?
-“Eveeeet”demiş masal dostları.
Kapıyı çalmışlar.
-Tak, tak, tak!
Ev çok büyük olduğu için kapı da büyükmüş. Yavaşça aralanmış kapı.
-Gıcııırt!
Masal dostları gördüklerine inanamamışlar. O kocaman evin içinde binlerce küçük ev bir o kadar da güvercin varmış. Kimi uçuyor kimi diğer güvercinlerle konuşuyor kimi de kuluçkaya yatıyormuş. Hepsi de çok güzel gözüküyormuş. Gri, siyah, beyaz güvercinler etrafta uçuşup duruyormuş.
Hepsinin evi kendi rengine göreymiş. Beyaz güvercinin evi beyaz, siyah güvercinin evi siyah renkteymiş.
-Biliyor musunuz? Bu evlerin pencereleri de varmış bizimkiler gibi. Çoğu zaman güvercinler pencereye dikilip etrafı seyrediyormuş.
Masal dostları kapı aralığından gördükleri bu ülkeye girmek istemişler.
Ama nasıl? İzin verir mi sizce güvercinler?
Kapıyı açtılar ama… İçeri buyur ederler mi?
Bunları düşünürlerken bir beyaz güvercin kapı aralığından uçup masal dostlarının yanına gelmiş.
-Merhaba, benim adım Maki! demiş.
“(Masal dostları gülümseyerek) Merhaba, biz de masal dostlarıyız. Sizin ülkenizi merak ettik. Buralara kadar geldik. İçeri girip nasıl bir yer olduğunu görebilir miyiz?” demişler.
Maki önce biraz düşünmüş, sonra “Tabii neden olmasın. Yalnız içeri girmeden önce sizden bir ricam olacak” demiş.
Masal dostları,

-“Nedir?” diye sormuşlar. Maki,

– Bizim ülke güvercinlerin ülkesi, kendimize ait kurallarımız var. Bunlara uymalısınız. Yoksa arkadaşlarım benim sizi içeri buyur etmeme kızabilirler.
Masal dostları da,
– Tabii uyarız kurallarınıza, demişler.

Sonra Maki önde masal dostları arkada içeri girmişler. Etrafta ev olduğu kadar ağaç da varmış. Masal dostları, etrafta çeşit çeşit ağaç var. Bu güzel kokular onlardan geliyor demek diye düşünmüş.
Maki kimi zaman uçarak kimi zaman da yürüyerek Güvercin Ülkesi’ni masal dostlarına anlatıyormuş.
Masal dostlarından biri -arkadaşları ona Düşünceli adını vermişler- Maki’ye;
– “Ülkeniz bir harika, her şey çok güzel gözüküyor. Fakat benim anlamadığım birşey var. Siz nasıl uçuyorsunuz?” demiş.
(Maki gülümseyerek) Ülkenin girişinde asılı bulunan güvercin tüyleriyle yazılmış levhayı göstermiş. Levhada ‘La ilahe İllallah Muhammedu’rasullullah’ yazıyormuş. Biz bu söze inanırız. Bu sözün sahibi Kitabında der ki:
” Peki kuşlar üzerinde hiç mi gözlem yapmazlar? Onlar göğün boşluğunda uçarken ilahi yasalara boyun eğmişlerdir. Onları Allah’tan başka tutan kimse yoktur”
Kuşlar gökyüzünde Allah’ın kurallarına uyarak uçarlar. Ve Allah da onları tutup düşmelerini engeller.
Düşünceli: Himm! Peki nasıl yapar bunu diye sormuş.

Maki,

– Allah bize su ve havayı geçirmeyecek şekilde kanatlar vermiştir. Sonra göğsümüzü çok güçlü kaslarla donatmış uçarken nefes alıp vermemizi sağlamıştır.
Düşünceli,
-Ne güzel! Allah’ın kuralları neler peki?
Maki,
– Önce O’nu bilmemiz. Sonra da bizim türümüzden istediği şeyleri yerine getirmemiz.
Masal dostları hep bir ağızdan:
– “Biz O’nu biliyoruz!” demiş.
Maki,
– Çok güzel.
Maki’nin Masal dostları ile konuştuğunu gören güvercinler hemen yanına gelmiş ve gülümseyerek;
– Güvercin Ülkesi’ne hoşgeldiniz! demişler.
Masal dostlarının çok hoşuna gitmiş bu karşılama. Özellikle Hassas adlı masal dostu büyülenmiş gibi etrafa bakıyormuş.

Etrafta türlü türlü ağaçlar, çiçekler ve bu ağaçların ortasında güzel bir göl varmış. Hassas böyle etrafa bakarken gölün üzerinden geçen güvercinleri görmüş. Güneş ışığı ve ağaç gölgesinin vurduğu bu gölde güvercinler adeta dans ediyor, görene kendisini Cennette hissettiriyormuş.

Masal dostlarından Yaramaz gölü görünce dayanamamış, hemen koşup girmiş. Bağıra çağıra, suyu o tarafa bu tarafa ata ata yüzmeye çalışıyormuş.
Hassas Yaramaz’a:
– Ne yapıyorsun? Dur bakalım! Şimdi senin bu yaramazlığın ve kurallara uymayışın yüzünden bizi ülkeden dışarı çıkaracaklar!
Hassas doğru söylüyormuş; çünkü etraftaki güvercinler, kim bu bizim düzenimizi bozan diye bakıyormuş Yaramaz’a.

Sakin Yaramaz’ın yanına gidip “rahatsız etmeyelim güvercinleri, bağırmadan da yüzebiliriz değil mi?” demiş. Bırakmış kendini suya. Yavaş yavaş yüzmeye başlamış. Gölün üzerinde uçan güvercinler de Sakin’i seyrediyorlamış. Sonra da yanına gidip:
– “Merhaba, istersen beraber yüzelim”, demişler.
Yaramaz’ın da istediği buymuş aslında. Bağırıp çağırması, güvercinler yanına gelsin diyeymiş. Ama hiçbirisi yanına gelmemiş. Hepsi de başka tarafa uçmuş.

Düşünceli,
– “Gördün mü? Başkasını rahatsız etmeyip kendi yolunda gidersen seninle ilgilenen olur. Ama bu şekilde davranmaya devam edersen herkes senden kaçar”, demiş.
Yaramaz,
– “Benim de kurallarım var. Ben başka kurala uymak istemiyorum!” demiş.
Maki,
-Herkes kendisi kural koymaya ve uygulamaya kalksaydı bu dünya yaşanmaz olurdu, demiş. Mesela Güvercin Ülkesi nasıl oluştu sizce?

Düşünceli,
Herkes Tek Bir Kural Koyucu’nun kurallarına uydu da ondan, diye cevap vermiş.

Maki:
Evet doğru, Düşünceli. Biz ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ diyor ve buna inanıyoruz. Tek Kural Koyucu O. O’nun sayesinde böyle kocaman ve güzel bir ülke olabiliyoruz.
Yaramaz biraz düşünmüş, sonra birden ;
“Tamam ben de kurallara uyacağım!”demiş.

Masal dostları gülümseyerek Maki’ye teşekkür etmişler. Maki de onlara Görmek, Anlamak, Yaşamak, Erişmek yazan dört tane anahtar vermiş. Bu anahtarlar küçükten büyüğe sıralanıyor en sonunda GAYE adını alıyormuş.

Demiş ki Maki,
– Size ülkemizi gezdirmekten çok keyif aldım. Yine gelebilirsiniz. Yalnız GAYE’siz giremezsiniz! Anahtarlarınızı unutmayın! Hoşçakalın.

 

Comments (21)

Reply